16 Mart 2013 Cumartesi

Üniversite Kongresi Sonuç Deklarasyonu

15 Mart 2013 tarihinde ODTÜ’de U3 amfisinde gerçekleştirilen ÜNİVERSİTE KONGRESİ’nin sonuç deklarasyonunu sizlerle paylaşıyoruz.


Sonuç bildirgesi şu şekilde;

"Tüm Türkiye’den 180’in üzerinde öğrenci kulüp ve topluluğunun 15 Mart’ta ODTÜ’de gerçekleştirdiği Üniversite Kongresi, ülke ve üniversiteye ilişkin üniversite gençliğinin fikirlerini ve bu doğrultuda geliştireceği tutumu ortaya koyarak tamamlamıştır. Temsil niteliği bulunduğuna ülkenin dört bir yanındaki irili ufaklı üniversitelerden gelen yüzlerce delegenin şahit olduğu Kongre’den çıkan kararlar ülkenin geleceğine damga vurma iddiasındadır.

Üniversite kongresi, üniversitenin kurumu olduğu toplumun sorunlarından bağımsız olamayacağı, bu sorunlara ilişkin geliştirileceği duyarlılığın konum itibariyle bilimden, aydınlanmadan, bağımsızlıktan ve özgürlükten yana olması gerektiği gerçeğinden hareket ederek bu başlıkları tek tek ele almış, bu değerlerin güncellikteki izdüşümleri üzerine tartışmıştır.

Burada belirtilen kararları oluşturan tartışmaların bütünü, Kongreden sonra çıkartılacak olan ve tüm tebliğ ve sunumların yer alacağı Kongre Kitapçığında yer alacaktır.

25 Şubat 2013 Pazartesi

ÜNİVERSİTE KONGRESİ-ODTÜ



   Tayyip Erdoğan’ın ODTÜ’ye gelmesini takip eden olaylarla birlikte üniversiteli gençlik yakın zamanda ülke gündeminde önemli bir yer tuttu, duruşu ile toplumun önemli bir kesimine umut oldu. Neler yaşandığını, kimin ne dediğini tekrar tekrar anlatmaya gerek duymuyoruz. Bugün önem taşıyan başka bir yönü vurgulamak istiyoruz. Gençliğin yanlışları protesto etmesinin yanında kendi doğrularını ifade edebilmesine, bunların ışığında üretim yapabilmesine değinmenin öneminin gelinen noktada daha da arttığını düşünüyoruz.
Üniversite gençliğini yıkıcı, sadece tüketen insanlar olarak ilan edenler doğruyu söylemiyor. Gençlik çokça iddia edilenin aksine her alanda üretimini sürdürüyor. Yaşadığı ülkeye ve topluma dair sözünü söylüyor, kültürel ve sanatsal birikime katkıda bulunuyor, bilimsel gelişmelerde önemli bir bileşen olarak yerini alıyor.

Ülkenin gidişatı ise gençliğin sahip olduğu bu konumun önemini artırıyor. Bilimin dini referanslarla tartışılır hale gelmesi... Aklın yerine inançların merkeze alınması... Tiyatroların kapatılıp kitapların yasaklanması... Savaş kışkırtıcılığının ve dışa bağımlılığın normalleşmesi... Üniversitelerin YÖK yasası ile hizaya sokulmaya çalışılması... Ve tek adam yönetiminin anayasal bir zemine oturtulmak istenmesi... Bütün bunlar oluyorken, üniversiteliler sahip olduğunu korumakla yetinemez. Yetinmemeli.

Biliyoruz ki üniversite gençliğinin üretim potansiyeli gelişmeye açık ve bugün buna daha fazla ihtiyaç duyulmakta. Gençliğin ülkesine dair sözü yaygınlaşmalı, sorumluluğu pekişmeli. Kültür-sanat alanında üretimi güçlenmeli, bilimsel duruşu ciddi bir toplumsal konuma ve öneme erişmeli. Daha da önemlisi, bu saydıklarımızın arasında bir bütünlük sağlanmalı.

6 Ocak 2013 Pazar

Yolu Açmak İçin Okumak Gerek!

   Bu yılın ilk dönemini geride bırakmış bulunuyoruz. Bu dönem zarfında topluluklarda göstermiş olduğumuz gayret ve çaba oldukça iyiydi. Fakat bu gayret ve çabanın salt kendi başına yeterli olmayacağını bilmemiz gerekmektedir. Bu sebepten ötürü, çalışmaların boyutunu ve içeriğini sürekli daha yukarı çekmemiz gerekiyor. Önemle vurgulamamız gereken unsur bu çalışmaların nesnel boyutunun ne şekilde yukarıya çekileceğidir. İşte bu noktada düzenlemekte olduğumuz okuma günlerinin önemi bir kat daha artmaktadır.

İster kabul edelim, ister etmeyelim bugünün Türkiye’sinde bir üniversite öğrencisinin okuma alışkanlığı son derece azdır. Bu gerçek özellikle Özel ve vakıf üniversitelerinde daha vahim boyutlara ulaşmaktadır. Tüm bu verileri bir araya getirdiğimizde, üniversitenin ve üniversiteli öğrencinin anlamını ortaya koymamız için yoğunluklu bir biçimde okumalı, tartışmalı ve yorumlamalıyız. Kaldı ki, bu durum bilfiil kendi kulüp yapılarımızı da etkiler bir hale gelmiştir. Bir an önce, kendini yetiştiren birey mitinden kurtularak, kolektif bir gurup biçimiyle birbirimizi ileriye taşımanın yollarını aramak zorundayız. Bu bağlamda, “1. Kitap Okuma Günlerini”, “Yolu açmak için okumak gerek!” sloganıyla gerçekleştiriyoruz.Yukarıda da belirtmiş olduğumuz sürece tekrardan dönecek olursak, üniversiteli bir genç olarak ülkenin içinde bulunduğu süreçte, gerçekleri anlamaya ve analiz etme becerisine hiç olmadığımız kadar ihtiyacımız vardır. Burada önemli olan soru, bu beceriyi nasıl bir sürecin ardından kazanacağız? sorusudur. Bu sorunun cevabı elbette ki, yalın bir halde ‘okumak’ değildir. Bu sorunun cevabı bir bütün olarak, düşünmek ve fikir savaşı vermektir. Ama bu süreçte baskın olması gereken, okuma ve araştırma becerisinin o grubun tüm üyelerinde var olmasıdır. Bunun gerçekleşmesi halinde yeni ve güçlü bir temel örülmüş olacaktır.