25 Şubat 2013 Pazartesi

ÜNİVERSİTE KONGRESİ-ODTÜ



   Tayyip Erdoğan’ın ODTÜ’ye gelmesini takip eden olaylarla birlikte üniversiteli gençlik yakın zamanda ülke gündeminde önemli bir yer tuttu, duruşu ile toplumun önemli bir kesimine umut oldu. Neler yaşandığını, kimin ne dediğini tekrar tekrar anlatmaya gerek duymuyoruz. Bugün önem taşıyan başka bir yönü vurgulamak istiyoruz. Gençliğin yanlışları protesto etmesinin yanında kendi doğrularını ifade edebilmesine, bunların ışığında üretim yapabilmesine değinmenin öneminin gelinen noktada daha da arttığını düşünüyoruz.
Üniversite gençliğini yıkıcı, sadece tüketen insanlar olarak ilan edenler doğruyu söylemiyor. Gençlik çokça iddia edilenin aksine her alanda üretimini sürdürüyor. Yaşadığı ülkeye ve topluma dair sözünü söylüyor, kültürel ve sanatsal birikime katkıda bulunuyor, bilimsel gelişmelerde önemli bir bileşen olarak yerini alıyor.

Ülkenin gidişatı ise gençliğin sahip olduğu bu konumun önemini artırıyor. Bilimin dini referanslarla tartışılır hale gelmesi... Aklın yerine inançların merkeze alınması... Tiyatroların kapatılıp kitapların yasaklanması... Savaş kışkırtıcılığının ve dışa bağımlılığın normalleşmesi... Üniversitelerin YÖK yasası ile hizaya sokulmaya çalışılması... Ve tek adam yönetiminin anayasal bir zemine oturtulmak istenmesi... Bütün bunlar oluyorken, üniversiteliler sahip olduğunu korumakla yetinemez. Yetinmemeli.

Biliyoruz ki üniversite gençliğinin üretim potansiyeli gelişmeye açık ve bugün buna daha fazla ihtiyaç duyulmakta. Gençliğin ülkesine dair sözü yaygınlaşmalı, sorumluluğu pekişmeli. Kültür-sanat alanında üretimi güçlenmeli, bilimsel duruşu ciddi bir toplumsal konuma ve öneme erişmeli. Daha da önemlisi, bu saydıklarımızın arasında bir bütünlük sağlanmalı.