24 Kasım 2014 Pazartesi

Din Hakkında Birkaç Düşünce



 Sosyoloji ve Felsefe Kulübü uzun zamandır yaptığı çalışmaların sonucunu almaya başladı. Üyeleri'nin her fırsatta yazılı üretimlerini arttırmasını hedefleyen SFK amaçladığı çalışma prensibine gün geçtikçe daha da yakınlaşıyor. Bunun ilk örneği, kulüp üyelerinden Batuhan arkadaşımızın yazılı katkısını blog sayfamızda paylaşıyoruz.  Bütün üyelerimizden yazılı katkılarını okan_sosyolojifelsefe@hotmail.com adresine yollamalarını rica ediyoruz. 

Sevgiler...

 


Din: Haram ve Günah

Bildiğimiz gibi geçen günlerde kendisini en büyük din ve siyaset adamı gibi gören, dünyanın ve Ortadoğu’nun hâkimi olduğunu sanan ve diğer liderlere korku saldığını düşünen Recep Tayyip Erdoğan, oturduğu yerde kimseye zararı olmayan bir vatandaşının elindeki sigara için sinirlendi. Bu kibrin sebebi, vatandaşların kalkıp kendini alkışlamasını beklemesiydi. Bu bir diktatör özelliği olmalı, bu kibir ancak bir diktatörün kibri olabilir. Sigaranın zararlarını göz önünde bulundurup kendi vatandaşının sağlığını düşünmesi işten bile değil, bunu biraz açıklamakta yarar var. Bugün kullanılan tütün ve alkolün vergisi ağza alınmayacak oranlarda. Vergilendirme yaparken "caydırıcılık" altına sığınan ve insanların sağlığını düşünüyormuş gibi gözüken bir AKP ile karşı karşıyayız. Amacı gerçekten sağlık olan bi' insan neden sigara, alkol bıraktırma merkezlerini çoğaltmak yerine vergilendirme yoluna gider? Tek cevap AKP hükümetinin dininin de ahlakının da para olması, sonuçta bu bakara iyi makara!

Din: Hoşgörü ve Katliam

Son zamanlarda ortaya çıkan dinci-gerici örgütlerden biriyle İslam dininin ne kadar hoşgörüye sahip olduğunu görmüş bulunduk. Biraz hatırlayalım; kör bıçaklarla katledilen "din kardeşleri", ellerinde silahlarla geleceğe bir katil olarak hazırlanan küçük ve masum çocuklar, bir yerleri tehdit etmek amacıyla hazırlanmış insanları kurşuna dizme görüntüleri... Bu örneklerden sonra birçok zihinde şu savunma oluşmakta "gerçek İslam bu değil". Peki, biz gerçekliği hangisine göre belirlemeliyiz? Sivas'ta insanları diri diri yakanlara göre mi? Yoksa onlar da mı "gerçek İslam değil"? Kendi fikrinden olmayanları ötekileştirmekten başka hiçbir icraat yok ne yazık ki. İnsanların din için oy verdiği AKP hükümetinin eski başbakanı recep Tayyip Erdoğan kürsülere çıkıp "bunlar solcu, bunlar terörist, bunlar ateist" dediğinde alkışlayan herkes, inandığı dinin hoşgörüsünü açık bir şekilde kanıtlamaktadır, yersen(!).

Din: Kamuda Türban

1995 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde olan olaydaki görüntüleri hepimiz izlemişizdir. Türbanlı kızların diploma almasına karşı çıkan bir kesim insan var, hümanist açıdan yaklaştığımızda çok da güzel görüntüler olmadığı kesin fakat bunun bir sebebi olmalı. Bunu biraz incelemekte fayda olduğunu düşünüyorum. AKP hükümeti ile birlikte yaygınlaşan ve artık kamu dairelerine de sokulan türban tehlikesi... Tıp fakültesine çeşitli YGS kopya skandallarıyla yerleştirilen, cemaatle işbirliği yapıp soruları kendi tebaasına servis eden bir hükümetten bahsediyoruz. Bu insanlar istediği gibi okuyor, istediği yerlerde istediği şekillerde iş buluyorlar, kadrolaşmanın en yoğun olduğu dönemlerdeyiz belki de. Sonra buradan mezun olan insanlar Hipokrat yeminiyle birlikte göreve başlıyorlar. Kafasında türbanla istediği gibi hastanesine giren "doktorlar" gün geliyor "ben karşı cinse dokunamam, tedavi edemem" deme cüretinde bulunuyor. Bunun birçok örneğini birçok insan yaşadı, yaşamaya da devam edecek. Okullarda sırf "bu benim dinimden" diye insanlar kategorize edilecekse, meslekte "karşı cins dokunamam" gerekçesiyle insanların ölmesine göz yumulacaksa, ortaokuldaki henüz din hakkında fikri bile olmayan küçük çocuklara zorla türban takılıp, dini eğitimler zorunlu tutulacaksa, bizler aydınlanmacı ve ilerici bir doğrultuda bu ülkeyi yükseltemeyiz. 

Batuhan Ö.