19 Kasım 2011 Cumartesi

1. Nazım Hikmet Şiir Haftası



  Bir şair düşünelim; yolu çilelerle bezenmiş fakat hayata dağ gibi göğüs germiş bir şairi düşünelim. Düşünceleri yüzünden hapis yatmış bir şairi. Sürgünü yaşamış ve en sonunda ülkesinden kopmuş, koparılmış olan bir şairi... Çokları mavi gözlü bir dev olarak bilmiştir onu, bazılarımız da onu bir kahramanı öven şu dizeleriyle;


Ölümsüz gençliğin şövalyesi,
ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına
bir temmuz sabahı fethine çıktı
güzelin, doğrunun ve haklının:
Önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
altında mahzun ve kahraman Rosinant'ı.

Bilirim, hele bir düşmeye gör hasretin halisine,
hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
yolu yok, Don Kişot'um benim, yolu yok,

yel değirmenleriyle dövüşülecek.

Haklısın, elbette senin Dulsinya'ndır dünyanın en güzel kadını,
elbette sen haykıracaksın bunu

bezirganların suratına,

ve alaşağı edecekler seni

bir temiz pataklayacaklar seni.

Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin

ağır, demir kabuğunun içinde

ve Dulsinya bir kat daha güzelleşecek.


“Don Kişot – 1947”



Nazım Hikmet Ran, duygusunu kalemle birleştirmiş ve bir mücadele biçimi yapmış olan bu koca ozan, 1950 de Moskova da, 1958 de Prag da ve 1961 yazında Küba da olmuş; yüreğini tüm dünyanın güzel bir gelecek için birleşmesine atfetmiştir.

Bizler Sosyoloji ve Felsefe kulübü olarak şiirini özlemine bir sesleniş olarak kullanan şairimizi anmak için tüm arkadaşlarımızı Nazım hikmet şiir haftasında aramızda olamaya çağırıyoruz.
 
 
Okan Üniversitesi Sosyoloji ve Felsefe Kulübü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder